بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَفِى ٱلْأَرْضِ ءَايَٰتٌ لِّلْمُوقِنِينَ ٢٠

Arzda da âyetler var iykan ehli için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَفِىٓ أَنفُسِكُمْۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ ٢١

Nefislerinizde de, halâ görmiyecekmisiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَفِى ٱلسَّمَآءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ ٢٢

Semâ’da da rızkınız ve o vaadolunduğunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ إِنَّهُۥ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَآ أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ ٢٣

İşte o göğün ve yerin Rabbi’ne kasem ederim ki o şüphesiz haktır sizin nâtık olmanız gibi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ ٱلْمُكْرَمِينَ ٢٤

Geldi mi sana İbrahim’in ikram edilen müsafirlerinin kıssası?

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِذْ دَخَلُواْ عَلَيْهِ فَقَالُواْ سَلَٰمًاۖ قَالَ سَلَٰمٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ ٢٥

O vakit ki üzerine girdiler de "Selam sana!" dediler. "Selâm, görülmedik bir kavim" dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ ٢٦

Hemen bir bahâne ile ehline gitti, bir semiz daha getirdi de.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ ٢٧

Onu yakınlarına koydu, yemeğe buyurmaz mısınız? Dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةًۖ قَالُواْ لَا تَخَفْۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٍ ٢٨

O vakit onlardan içine bir korku düştü korkma dediler ve kendisine Alim bir oğlan tebşir ettiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَقْبَلَتِ ٱمْرَأَتُهُۥ فِى صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ ٢٩

Bunun üzerine hatunu bir çığlık içinde döndü de elini yüzene çarptı ve akîm bir kocakarı, dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْحَكِيمُ ٱلْعَلِيمُ ٣٠

Dediler: öyle Rabbin buyurdu, şüphesiz Alim O, Hakim O.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu